Günümüzde, çevrimiçi platformlarda aşırı bir reklam yağmuruna maruz kalmaktayız ve bu durum kullanıcı deneyimi yönünden her geçen gün durumu daha da olumsuza sürüklemekte. Reklam engelleyici yazılımlar ve eklentiler de, bu sorunla başa çıkmak amacıyla yaygın biçimde kullanılmakta. Çoğu çok iyi sonuç vermese de, özellikle uBlock Origin gibi bazı eklentiler reklamları başarıyla engellemekte, ancak bu sefer de ya tarayıcının ekosisteminden dışlanıyorlar, ya da reklam engelleyici kullanmanız bazı sitelere girişinizi önlüyor. İşte tüm bu yazılımlardan farklı olarak AdNauseam, reklamları engellemenin ötesine geçerek, ilginç, etkili ve bir o kadar da tartışmalı bir stratejiyle öne çıkmakta.

AdNauseam yalnızca reklamları görüntülemeyi engellemekle kalmıyor, aynı zamanda bu reklamlara otomatik olarak tıklayarak reklamverenlerin veri toplama mekanizmalarını yanıltmayı hedefliyor. Bu yöntem, sadece reklam yayınlanan platformları yanıltmakla kalmayıp, bu platformların kullanıcı profilleme süreçlerini de sabote ediyor. Tabii bu sahte tıklamalar ile tüm reklamların tıklandığını bu platformlara bildirerek, reklam verenlerin boşa tıklanma alıp yatırdıkları reklam ücretinden dönüş alamamaları da cabası. Neticede, AdNauseam yalnızca bireysel düzeyde bir adblocker olmakla kalmıyor, aynı zamanda reklam sistemlerine yönelik anarşist sayılabilecek bir tepki olarak da göze batıyor.

Dijital Gözetim ve Reklam Takibi

Kullanıcı verilerinin toplanması ve işlenmesi, dijital ekonominin temel kazanç kapılarından birisi. Özellikle Google ve Meta gibi reklam sağlayan bu platformlar, yıllardır kullanıcıların arama geçmişi, gezinme davranışları ve etkileşimlerine dayalı olarak kapsamlı dijital profillemeler yapıyorlar. Bu veriler, daha etkili reklam satışları sunarken, kişisel verilerinizin mahremiyetini ihlal etmekten geri kalmıyorlar, hukuki süreçler başlasa bile, devede kulak kalacak cezalar ödeyip yollarına devam ediyorlar.

Bu reklam sağlayıcılar, topladıkları veriler aracılığıyla kullanıcılara ait son derece hassas bilgileri kendi veritabanlarında tutuyorlar. Yaş, cinsiyet ve konum gibi demografik verilerle yetinmeyip, ilgi alanları, sağlık konusundaki aramalar, siyasi eğilimler, tüketim alışkanlıkları ve hatta psikolojik haller dahi bu algoritmalar tarafından ölçümlenip, veri hanelerine ekleniyor. İşin kötü yönü, bu denli derin profilleme yapılırken, kullanıcıların bu verilerin kimlerle ve ne ölçüde paylaşıldığına dair şeffaf bir bilgi istediğiniz an, ya kullandığınız hizmetin özellikleri kısıtlanıyor, ya da net bir bilgiye ulaşamıyorsunuz.

Dahası, reklam platformlarının bu verileri üçüncü taraf reklam verenlerle paylaşmada gösterdiği fütursuz tavırlar, ne kadar eleştirilirse eleştirilsin, genellikle teknik terimlerle üstü örtülen, kullanıcı sözleşmelerinin binlerce saturu arasındaki muğlak birkaç cümle ile gizlenmiş ve kullanıcıların rıza verip vermemesini pratikte manasız kılacak şekilde sürmekte. Bir çok ülkede de yasalarda, bireysel mahremiyete dair temel haklar, büyük teknoloji şirketlerinin kar etmeleri pahasına umursanmamakta.

Reklam platformlarının bu veri toplama ve paylaşma işlemini “kişisel veri değil, davranışsal model” şeklinde tanımlayarak meşru gösterme tavrı, felaket tablosunun alt metnini değiştirmiyor. Kullanıcıyı birey olarak tanımayı bir kenara bırakıp, bir pazarlama ögesi olarak gören bu yaklaşım, bireysel mahremiyetin sınırlarını zorlamaktadır.

Örnek Olay: “Hamilelik Skandalı” ve Algoritmik Öngörü

Bu durumu somutlaştıran çarpıcı örneklerden biri, 2012 yılında ABD'de yaşandı. Perakende devi Target, alışveriş geçmişine dayalı algoritmik tahminlerde bulunan bir sistem geliştirdi, ardından hamilelik olasılığı yüksek müşterilere özel ürün reklamları göndermeye başladı. Bu reklamların gönderildiği kişilerden biri hamileliğini ailesinden gizleyen genç bir kadındı. Babası bu reklamlardan rahatsızlık duyup şirketle iletişime geçti. Hukuki sürece evrilen bu görüşmelerden kısa süre sonra ise genç kadının hamile olduğu ortaya çıktı. Yıllar önce, internet reklamcılığının henüz bu kadar gelişmediği dönemden bu örnek bile, şirketlerin kullanıcı verileri üzerinden birey hakkında edinebileceği çıkarımları açıkça göstermektedir.

AdNauseam gibi uygulama ve araçlar, bu tür algoritmik profilleme aracısı olan kodları size göstermeyi engellemekten daha ötesi, takip edilen kullanıcı hakkındaki profillemede bilinçli olarak arızalı bilgiler göndermeye yönelik stratejiler geliştirir. Bu yönüyle, yalnızca veri gizliliğine katkıda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda bireysel hakların, algoritmalar karşısında korunmasına da katkı sağlamaktadır.

AdNauseam’in Temel İşlevi ve Hedefi

AdNauseam, github kaynağında alenen belirtildiği üzere, kendini “reklam ağları tarafından izlenmeye karşı bir koruma aracı” olarak tanımlamakta. Uzantının bir diğer amacı ise kullanıcının, veri gizliliğinin ihlaline karşı tepki gösterebileceği bir araç işlevi görmesi. Bu tepkiyi AdNauseam, reklamları kullanıcıya göstermeden, sayfadaki tüm reklamlara otomatik olarak tıklayarak algoritmaların profilleme için anlam ifade edecek veri elde etmesini güçleştirerek yapmakta.

Firefox ve Opera browserlarında ücretsiz olarak kurulabilen bu eklenti, yaklaşık 220.000 kullanıcı tarafından tercih ediliyor. Google Chrome’un eklentiyi sisteminden yasaklamasına karşın, ufak bir teknik bilgiyle kullanıcıların bu eklentiyi Chrome tarayıcısına da kurabileceklerini eklemekte fayda var.

Etik Tartışmalar ve Gri Alanlar

AdNauseam’in stratejisi, dijital reklamcılık ve kullanıcıların bireysel özgürlüklerini savunmalarındaki etik tartışmanın sınırlarını belirginleştirmeye başlayabileceği söylenebilir. Kullanıcı verilerini izinsiz biçimde toplayan reklam platformları mı etik yönden sakıncalıdır, yoksa bu sistemleri sabote etmekle yükümlü uzantılar mı? Her iki taraf açısından da haklı gerekçeler sunabiliriz elbette, lakin bu konu bir yazıda çözülebilesi bir durum değildir.

AdNauseam’in Reklamverenlere Olası Ekonomik Etkisi

AdNauseam’in reklamverenlere yönelik en tehlikeli yönü, reklamlarda uyguladığı sahte tıklamaların reklamcıların bütçelerine olası ekonomik etkisidir. Her gün yüz milyonlarla ifade edilen reklam gösterimi gerçekleşen internet üzerinde, bir eklentinin oluşturduğu geçersiz tıklamalar bile ciddi bir maliyet unsuru oluşturabilir. Basit bir hesapla bunu ele almaya çalışalım;

AdNauseam’in neden olduğu tahmini yıllık maliyet, aşağıdaki varsayımlar temel alınarak hesaplanmıştır:

Hesaplamada Kullanılan Varsayımlar:

Kullanıcı Sayısı: AdNauseam’i aktif olarak kullanan kişi sayısı yaklaşık 220.000’dir.

Reklam Görüntülenme Sayısı: Ortalama bir kullanıcı, arama motorları ve sosyal medya platformlarında günde 100 görüntülü reklamla karşılaşmaktadır.

Tıklama Başına Maliyet (CPC): Görüntülü reklamlarda ortalama tıklama başına maliyetin 0,63 USD olduğu varsayılmaktadır.

Hesaplama Adımları:

Toplam Günlük Tıklama Sayısı:
220.000 kullanıcı × 100 reklam/gün = 22.000.000 sahte tıklama/gün

Toplam Günlük Maliyet:
22.000.000 × 0,63 USD = 13.860.000 USD

Yıllık Maliyet:
13.860.000 USD/gün × 365 gün = 5.058.900.000 USD

Kaba bir hesapla bile, AdNauseam eklentisinin reklam platformlarına verebileceği zarar yıllık yaklaşık 5,06 milyar dolar seviyesine çıkabilir. Bu rakamlar doğrudan gözleme dayalı hesaplanmadığı için muhakkak gerçek bir veri olarak değerlendirilemez, lakin varsayımsal hesaplara dayanan halinde bile yüksek bir etkisi olacağını görmekte faydalı olacaktır.

Geçersiz Trafiğin Tespiti ve Zorluklar

Reklam platformlarının neredeyse tamamı, geçersiz tıklamaları tespit ve filtrelemek için çeşitli algoritmaları kullanıyor. Ancak AdNauseam yapı itibarı ile, bu filtreleme sistemlerini aşarken, tıklamaları gerçek kullanıcı davranışlarını taklit edecek şekilde gerçekleştirmeyi hedefliyor. Bu durumda, reklamverenlerin AdNauseam ile başa çıkabilmesi için daha fazla uğraşmaları gerektiği bir gerçek.

Sonuç

AdNauseam, bir tarayıcı eklentisi olmaktan öte, dijital reklamcılık ve bireysel haklar konusundaki tartışmaların tam ortasında yer alarak, bize "kimin hakkı, nerede bitiyor?" sorusunu soruyor aslında. Bir yandan kullanıcıyı koruyan uzantı iken, diğer yandan reklamveren için ciddi bir tehdit haline dönüyor. Bu ikili durum, AdNauseam’ı yalnızca bir eklenti değil, aynı zamanda çağın etik, politik ve ekonomik sorunlarına yönelik bir tepki şeklinde görmemizi sağlayabilir.

AdNauseam eklentisine Mozilla ve Opera eklenti sayfalarından ulaşabilirsiniz. Chrome kullanıcıları ise Github üzerinden eklentiyi tarayıcılarına birkaç hamlede kurabilirler.

https://github.com/dhowe/AdNauseam

enter image description here