Türkiye narsizm bataklığında her geçen gün biraz daha dibe batıyor. Medyamız ise her zamanki gibi sığ. Okuduklarını anlamaktan acizler. Bir makale yayınlandı. Macy Miscikowski ve ekibi imzalı bir çalışma bir şekilde medya gurularımızın da eline düştü demek ki.. Hemen "en narsist biziz" manşetlerini patlattılar. Peki bu veriler aslında neyi anlatıyor? Türkiye narsizm konusunda gerçekten zirvede. Ama bu sadece bir rakamdan ibaret değil. Toplumsal bir cinnetin habercisi bu. Narsist erkekler her köşe başında karşımıza çıkıyor. Peki ya narsist kadınlar? İşte asıl tehlike tam burada başlıyor. Bu bir "aynada kendine tapınma" meselesi değil. Bu nefretle yoğrulmuş bir "sürü içinde rekabet" meselesi. Medyanın sığ ve ziyadesiyle aptal yorumlarını bir kenara bırakıp, gerçek tabloya bakma vakti geldi. Kadın narsizminin erkekleri nasıl birer narsiste dönüştürdüğünü kimse yazmıyor. Ya anlamıyorlar, ya da cesaret edemiyorlar. Buyrun ben dilim döndüğünce anlatayım.

Türkiye narsizm araştırması ve narsist kadın erkek ilişkileri illüstrasyonu

Türk medyasının geleneksel cehaleti

Haber sitelerinin yazdıklarına bakın, veya televizyonlarda süslü püslü IQ seviyeleri pantalon paçası sunuculara konuk olan gizli sponsor gerçek ve/veya sahte psikoloji konusundaki uzmanları izleyin. Hep aynı nakaratı duyuyorsunuz. Türkiye dünyanın en narsist ülkesi olmuş. Kaynakları Macy Miscikowski tarafından yayınlanan bir çalışma, fakat sadece başlığa ve özetine bakmışlar. İçeriği okuyan, analiz eden tek bir kişi bile yok. Makale narsizmi ele alırken, bizim algımızın aksine olguyu ikiye ayırıyor. Bir yanda narsistik hayranlık var. Diğer yanda narsistik rekabet duruyor. Bizimkiler hepsini bir sanıyor. Oysa Türkiye narsizm verileri hayranlıkta değil rekabette dünya şampiyonu olduğumuzu söylüyor. Bu ne demek biliyor musunuz? Biz kendimizi sevmiyoruz. Biz başkasının yok oluşundan besleniyoruz. Komşusunun aç kalmasından zevk alan bir toplum narsist değildir. O toplum hastadır. Medya bu ayrımı yapacak zekaya bile sahip değil. Onlar için sadece tıklanma önemli. Her zaman yaptıkları gibi gerçek veriyi gizleyip halkı yanlış yönlendiriyorlar. Türkiye'de narsizm gerçeği bir kişisel başarı öyküsü değildir, aksine toplumsal bir çöküş ilanıdır. Düşük gelir düzeyi ve adaletsizlik bu rekabeti kamçılayan en önemli etkenlerden birisi. İnsanlar bir basamak üste çıkmak için birbirinin omuzuna basmıyor, birbirinin boğazını sıkıyor. Medyanın o sığ ve aptalca yorumları o kadar bilinçsiz ki, farkında olmadan bu şiddeti överek yangına körükle gidiyor. Bilimsel bir makaleden magazin devşiren bu zihniyetle bir yere varılmayacağını belirtsek ne fayda?

Narsist erkekler ve bu durumun toplumsal kökenleri

Toplumda narsist erkekler her geçen gün artıyor. Bunun sebebi sadece sosyal medya değil. Erkekler üzerindeki toplumsal baskının artık dayanılmaz bir hal aldığı genelde gözden kaçan bir gerçek. Erkek iseniz, başarılı olmak zorundasınız, zengin olmak zorundasınız, en iyi arabaya binmek zorundasınız. Eğer bunları yapamazsanız bir hiçsiniz. Bu tür materyalist baskılar da narsist erkek profilini her gün daha keskin bir bıçağa döndürecek şekilde bileyip duruyor. Bireyler ise kendi yetersizliklerini gelişmeye çabalamakla değil, başkalarını ezerek kapatmaya çalışan bir erkek tipine dönüyor. Statü peşinde koşarken vicdanını kaybedenlerin sayısı hiç de az değil. Arama motorlarında narsist sevgili veya narsist erkek belirtileri diye arama yapan binlerce kişinin olması boşuna değil, ama kimse bu erkeklerin neden bu hale geldiğini sormuyor. Bu gayet ilkel bir savunma mekanizmasıdır. Erkek narsizmi genellikle dışa dönüktür. Bağırır. Çağırır. Güç gösterisi yapar. Görünürdür. Bu yüzden de kolayca hedef tahtasına oturtulur. Oysa narsizm sadece erkeğe özgü bir durum değildir. Daha sinsi olanı hemen yanımızda duruyor. Gerçek tehlikeyi görmezden geliyoruz.

Narsist kadınlar ve gizli tehlikenin boyutu

Asıl meseleye gelelim. Kadın narsizminin neden çok daha tehlikeli olduğunu kimse anlatmıyor. Narsist kadınlar genellikle bunu gizli yapar. Kurban rolünü oynamak bu yapının bir parçası. Toplum kadını her zaman mağdur görmeye meyillidir ve kadın narsizmi bu algıyı sonuna kadar kullanır. Son günlerde uyuşturucu operasyonunda tutuklananın dini paylaşımlar yapması, mağdur olduğunu söylemesi bu yaklaşımın bir parçasıdır. Bir narsist kadın için partner aslında sadece bir basamaktır. Onu duygusal olarak sömürürken, manipülasyonun en ince tekniklerini kullanması doğal bir durumdur. İstediğini alana kadar dünyanın en şefkatli insanı olur, istediğini alamadığında ise karşısındaki erkeği yerin dibine sokar. Narsist kadınlar duygusal şiddeti bir silah gibi kullanır, akıllı olanı gayet tehlikelidir, aptal olanı da Ölümlü Dünya filmindeki Serbest kıvamında kalır. Öyle ya da böyle akıllısı akıllı partnerinin, aptal olanı da kendi dengi erkeğin özgüvenini parça parça eder. Ve bunu yaparken dışarıya karşı hep mağdur tarafı oynar. İşte tehlike buradadır. Görünmeyen ve yıkıcı bir güçtür bu. Toplum narsist erkekler hakkında konuşurken narsist kadınlar sessizce hayatları karartmaya devam ederle. Macy Miscikowski verileri bunu destekliyor. Kadınlarda narsizm ilişkisel saldırganlık, karşısındakinin itibarını sarsmak şeklinde vücut bulur. Hedefinde kim varsa sosyal çevresinden koparır. Bu erkek narsizminden çok daha yıkıcıdır. Çünkü bu saldırı içeriden gelir.

Kadın narsizminin erkeği narsistleştiren etkisi

Peki bu döngü nasıl işliyor? Kadın narsizminin aslında erkek narsizminin en büyük ateşleyicisi olduğunu unutmamak lazım. Sürekli talep eden ve kıyaslayan bir kadın figürü düşünün. Bu baskı altındaki erkek hayatta kalabilmek için narsist bir kabuk geliştirir. Kendini korumak için narsist erkekler sınıfına dahil olur. Karşısındaki kadının manipülasyonlarına karşı o da kendi duvarlarını örer. Saldırganlaşır. Duygusuzlaşır. Yani kadın narsizminin sinsi yapısı erkeği de kendi karanlığına çeker. Bir süre sonra ilişkide iki narsist birbiriyle savaşmaya başlar. Narsist sevgili arayışları aslında bu sorunlu bireylerin birbirini bulmasıyla sonuçlanır. Kadın daha fazla statü ister. Erkek daha fazla güç gösterisi yapar. Bu manasızca körüklenen rekabet ortamı da toplumun her katmanına yayılmaya devam eder. Türkiye narsizm sıralamasında neden zirvede sanıyorsunuz? Çünkü kimse gerçek bir bağ kuramıyor. Herkes bir diğerini yenmeye çalışıyor. Kadın narsizminin tetiklediği bu süreçte toplumun girdiği sarmal belli. Erkeği narsist yapan da aslında hem toplumun, hem de kadının sürekli talepkar hali.

Toplumsal cinnetin faturası ve acı gerçekler

Sonuçta ne oluyor? Dağılan hayatlar ve mutsuz insanlar kalıyor. Narsisizm belirtileri her yerde karşımıza çıkıyor. Sokakta ve evde bunu görüyoruz. İnsanlar artık birbirine sevgiyle değil birer meta gözüyle bakıyor. Narsist kadınlar daha iyisini bulduğunda eskisini çöpe atıyor. Narsist erkekler ise egolarını tatmin edecek yeni kurbanlar arıyor. Buna da aşk filan diyorlar. Türkiye narsizm batağından çıkar mı bilemem, ama medyanın sığ yorumlarını ve sosyal medya goygoyları ile bir yere varılmayacağı belli. Sorun bu toplumun DNAsına işlemiş durumda. Sorun cinsiyetler arasındaki bu zehirli narsizm etkileşiminde. Eğer bu durumu düzeltmezsek narsist kişilik bozukluğu olan bireylerden oluşan bir toplum olmaktan öteye gidemeyiz. Gerçekleri duymak canınızı yakabilir ama uyanmak için buna ihtiyacımız var. Siz hala bu medyanın yazdıklarına inanmaya devam mı edeceksiniz? Karar sizin.